yarım(bile olmayan) aklımın yarısının dahi alamayacağı ,kıyısından köşesinden ilinti kurabileceği (belki de,) hikayeleri okumaktayım.tam olarak hikaye de değil ,masal denmekte.bana kalsa ,ne masal derdim ,ne de hikaye..
ben yahut biz, farkına vardım da üç çeşit yaşatabiliriz hikayelerimizi.yine hikaye dedim ,masala olacaktı.evet, biz diyordum, biz ,en azından birçoğumuz sadece okuyanlarız, izleyenleriz, duyanlarız fakat yaşayanı değiliz.okumakta, izlemekte olduğumuzu anlamlandırma bilincini en önemli sırada yaşayarak, arka planda ise yaşanmamış olanı ütopyamızda yaşatarak ya da yaşanmışlıklarımıza benzeterek anı-msanmışlıklar olarak belli ölçüde erişebiliriz.
-anlam deryasında bir katre-(çokanlamlılık)
doğum öncesi:
geçmişten süregelen bu dizin içerisinde kendi rolünü iyi oynayanlar ve senaryoyu iyi yazanlar arasındaki muhabbetin paylaşımı, tozlu raflara konmuştur.tozlu rafların diğer adının gönül rafları olduğu düşüncem ,çocukluğumun en iyi miraslarındandır.öyle bulurum ben.
doğum-azevveli(en uzun süreç):
neye göre kısa ,neye göre uzun ,
bişekilde izah edilmesi gereken birşeyin
(yarım akılla') nasıl ,niçin olduğunun önemi
yarım olmayan diğer akılla ölçülebilir(berikisi ,ötekisi)
ama onu da anlamaya ,anlayana kadar,
yazılabilir karalamalarla ulaşma hevesi...
teşekkürler ,bilge karasu
saygıyla...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder