27 Ocak 2012 Cuma

etsem de ,

bilmediğimden midir nedendir ,bilinmez;
yapacağımızın oluruna bırakılması ,oluruna bırakılanın yapılacağı bahsine ,yapacağının dolayısıyla bırakacağının da olmadığını argüman alan ruh halimle ,uşşak makam dinleyerek bu yazıma dahil olmak isterdim.misal, "derya içre olup...."gerisini biliyorsunuz.yazılıyor kelime kelime(varabildiğince ,tümce tümce) ve o yazılan, yazılmak istenenin aynı-birebiri- olduğunu farzedersem ;
kalemin kağıttan ayrılması(ne yönlü olduğu okuyana bırakılmalı ,gibi) ama şeffaf bir çizgide buluşması kadar ikircikli okuyabilirim.-okumadığım, yazdığım-
buhran havalarının ,duyabildiğim kadarıyla,içsel yolculuğun özel davet zarfını cömertçe sunduğu kanısındayım.duyulan ve yaşananın sadece yaşanılan kısmının yaşanmış olması da kavram üzre altçizgi çektir(e)mez.aracı konumlu yer değiştirmelerin ,kendi adımların dışında hareketsizliği de anlaşılanın(veya anlaşılamayanın) katı duruşundan olsa gerek ki ,ketumluğu da aşikar.aslında bu durgunluğun geri ivmelenme süreci, eğer , başa dönersek;
yapılan-olan-bırakılan üçgeninden değil ,zaman diyalektiğinde ,belki de aynı doğru üzerinde sıralanması (3 boyutlu salınımından şüpheleniyorum) ile temellendirebilirim ya da çatılandırabilirim.


temel-çatı ...
kat be kat,
katlı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder