29 Mart 2012 Perşembe

inilti..

yarı uyku ,yarı toklukla
sermest olmuş 
seher vaktinde

saba'dan dem vurur
bakmışsın  tan eyler
uyanır gibi olur

dolar gözlerinde

minik gerilimlerdir
rahatsızlığın
yanakların ıslaklığında

tanrım ,sessizliğini 
duyur bana
yakarışımın ,
ince sesli yaylarına

ademoğlunun aklı 
uçup gitse de 
saba'dan

öylece,
pes dedirt 
neva'dan..




18 Mart 2012 Pazar

hep ,önce ,gitmiştim



Elleri kelepçeli kadınların
Yangın yeri kollarında evleri
Öyle umutsuz kapıdadır
Girdiğim en suskun yollar

Heyheyli çığırışları boğar
Başını merdiven boşluğuna sokmuş
İnce kedileri ,
(kuyrukları havada, götü aşağıda)

Mimarisi savaş kalıntısı ,antik mermilerden
En ilkeli de odur ,mermilerden
Merdivensiz ,boşluklu ,mermilerden
Evi ,merdiven boşluğu olan
Mermilerden

Kapısı aralık ,etek alacası yaprak dökmüş
Çatısı olmayan evim
Hangi çiçekle bezense ,hüzne çalar
Boşluğunda merdivenlerinin
İşte ben o ev ile merdiven boşluğunda
Tıkandı kaldı nefesim
Astımım da var ,
Sonunda onu da astım diyen de

Salıncaklar çok hızlı taşıtlardı
Silik hatıralarla kalmış defterimden
Göz ucumdan yıldız kayarca geçmişlerdi
Geçen insanları bindirmişti ,omuzlarında
Bense o ev ile merdiven boşluğu arasında
Kalakalırken ,
Gitmiştim...









12 Mart 2012 Pazartesi

tavanlı bir tabu üzre..

belki bilmek istemesek de ,biliyoruz ki
belirsiz bir sessizliğe gitmekteyiz
onca sesleri duymuş ve söylemişken
sessizliğe karşı hassasiyetimizin de geliştiği aşikar
hele ki sessizliği "duyulması gereken şey" olarak anlamaya çalışıyorsak
sesi sesten öte anlamaya bir yolculuk başlamıştır artık


ama bu şunu değiştirmez ki ,ilk olarak 
sessizlikten ne anladığımızla,
hemencecik kendimizde parçacıklar katmamızın
ilerde çetrefilli görüntüsünün altında 
masum denebilcek kadar katıksız olduğunu 
hep biliriz ,söylemekte hep çekimser kalırız..


bu çekimserliği ,utangaçlığıyla sırdaş bilen "insan"lar da vardır
gel-git'li korkularıyla ,acılarıyla ,hüzünleriyle..
hatta şarabın dibine  vururcasına ,gözyaşlarıyla


şu an'a kadar anlamadığım ,bundan sonra da anlayamayacağımı sandığım;
çekimserlikleri ,utangaçlıkları ,sesleri ,sessizlikleri
neyin nasıl olduğunu hiç bilmeden
akışına bırakmak yerine ,
işte o 'anlayamadığım' gürültüye(ya da her neyse ona) boğulmak istenmesi


ki kanımca korkumuzun tavanı ,yalnızlık tabusuna, ?!.


http://www.youtube.com/watch?v=0uzwUu20i_M



9 Mart 2012 Cuma

zerdüştün kökleri

bize öğretilenin ,olması gerekenin hep insanın içinde yaşattıklarıyla var olacağıydı.ama bu yaşatılanın da yaşayan olması koşulu da kendiliğinden geliyordu.hep aldanmıştık.hayallerimiz vardı.
hayaller...
yaşatmadan yaşayamazsın ama yaşattığın sadece kendinde yaşıyorsa.o zaman herkes tarafından öldürülen de o olmaz mı? elbette.yaşayanlar ,ölümün beşikleridir.doğmuş oldukları kadar temiz ,hayatları kadar karalanmıştır.
çiziklemeler...
aslında yarar atarsın gönlünün alt köşesinin sol dönemecinden..hiç bir dikiş ustası dahi kanatmadan açıp-kapatamaz.(hiç olmamış -yaşanmamış gibi ,yapamaz.)bakmışsın ki alttan üste çürümeler soldan sağa kokular gelmekte.ve her nefesinde içine girer gireeer ,çıkmak bilmez,
çıkaramazsın..
gülmek istediğimden olsa gerek ,gülücüklerinde boğulmak isterdim.her gülüşümde de utanırdım.içten içe ..kemirgen fare zehri vardı belki de.kendime kendim-- 
şimdi(çok ,çok önceleri) hüzünlü bakışında ardına sakladığın ellerini havaya sallar gibisin..ayrılık da sevdadan denmiş ama ,ben de diyorum ki yaşattıklarımız-öldürdüklerimiz adına , kökü olmayanın yaprağı da olmaz.köklerimde ,görünmeyenlerimde kal.
kal ki,
yaprak 
umutlarım olsun
utandığım
utancım olsun.


dede'nin ağzına sağlık
http://www.youtube.com/watch?v=Hd8BfoX07GQ

5 Mart 2012 Pazartesi

bir yer ,aranmadan

(bilinmeyen) bir yerden ,(bilinmez) bir yerlere ,gidiyoruz !
havalar da güzelleşmeye'dursun
anlamam hiç.
anlamadan gidiyoruz.


geldik mi?

4 Mart 2012 Pazar

(a)normal




 kendini normal ilan eden insanların yanında nedense suskunluğumun anormalliğe dönüştüğünü kabullenmek niyeti olmayan normallerde tek soru soramadığım bi durumu izah etmeyi borç bildim
kendimi normal ya da  anormal ilan edemeyecek kadar normal  bi cevabımın olmaması da bu borcu faizlendirir..
düşün dur...

yeşilmişik ,bi düşle hele


nice üstadlar geldi, geçti..nasibimiz ölçüsünde pay aldık ,alamadık..göründüler,bir resme çerçeve ,bir kuşa dal ,bir denize martı olarak belki de, gördük ,göremedik..eline gitarını yeni alıp ta notaların arasında tebessümane bir yüz ifadesi aramak gibi ,yoğun duygularda toplattık göz merceklerinin odağında..film şeritleri kadar ince ,uzunluğunu paha biçemediğimiz doğaç 'kareler'de yaşatmıştık ,ideallerimizi ,yaşanmışlıklarımızı ,içimizde kalanları ,kalmak ,bırakmak istediklerimizi...bazen aynı yerden başa sarmıştık ,bazen kendimizi sarmalamıştık ve bunu düşündükçe şaşırmıştık...
bilhassa ben'li biten fiilleri değil de ,biz'li bitenleri kullandım.(doğduğumdan) ,kendimi bilmeye başladıktan sonra ,sevgilerimizde ,hüzünlerimizde ,mutluluklarımızda ,acılarımızda gördüğüm .......(derin bir nefes,derin bir susku)
küçük bi istek,rica hepimize; ve tüm insanlığa..
bir enstrümanın telleri ya da boşluk yerleri kadar 'ben' , bütünü düşündüğümüzde ,tüm teller tüm boşluklarla ahenk sağlayacak kadar 'biz' olmamız dileğiyle..
sevgiyle ,
bir garip emrullah..

(http://fizy.com/#s/1333ct)