9 Mart 2012 Cuma

zerdüştün kökleri

bize öğretilenin ,olması gerekenin hep insanın içinde yaşattıklarıyla var olacağıydı.ama bu yaşatılanın da yaşayan olması koşulu da kendiliğinden geliyordu.hep aldanmıştık.hayallerimiz vardı.
hayaller...
yaşatmadan yaşayamazsın ama yaşattığın sadece kendinde yaşıyorsa.o zaman herkes tarafından öldürülen de o olmaz mı? elbette.yaşayanlar ,ölümün beşikleridir.doğmuş oldukları kadar temiz ,hayatları kadar karalanmıştır.
çiziklemeler...
aslında yarar atarsın gönlünün alt köşesinin sol dönemecinden..hiç bir dikiş ustası dahi kanatmadan açıp-kapatamaz.(hiç olmamış -yaşanmamış gibi ,yapamaz.)bakmışsın ki alttan üste çürümeler soldan sağa kokular gelmekte.ve her nefesinde içine girer gireeer ,çıkmak bilmez,
çıkaramazsın..
gülmek istediğimden olsa gerek ,gülücüklerinde boğulmak isterdim.her gülüşümde de utanırdım.içten içe ..kemirgen fare zehri vardı belki de.kendime kendim-- 
şimdi(çok ,çok önceleri) hüzünlü bakışında ardına sakladığın ellerini havaya sallar gibisin..ayrılık da sevdadan denmiş ama ,ben de diyorum ki yaşattıklarımız-öldürdüklerimiz adına , kökü olmayanın yaprağı da olmaz.köklerimde ,görünmeyenlerimde kal.
kal ki,
yaprak 
umutlarım olsun
utandığım
utancım olsun.


dede'nin ağzına sağlık
http://www.youtube.com/watch?v=Hd8BfoX07GQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder